ÖRNEK İÇERİK
KİTAP
1.Dünya Savaşında Kuzey Kafkasyalılar;
İnsanoğlu, herkes için ölümün kaçınılmaz olduğunu çok iyi bildiği halde, bunu kendisine, yakınlarına bir türlü konduramaz. Ne zaman geleceği belli olmayan ölüme kendisini yeterince hazırlayamadığı gibi, ölüm ansızın gelip bir yakınını alınca da paniğe kapılır, hem üzülür hem acı duyar, hem de kabullenemez isyan etmek ister. Ne yapacağını bilemez, eli-ayağı dolaşır. Oysa o anda kaybettiği yakını için, onun yararı, rahatı, huzuru için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır.
Benim Adım 1864-Çerkes Hikayeleri
Çerkes Dayı
Zişan-İki Çerkes Gencinin Öyküsü
Çerkeslerin İslamlaşması
1.Dünya Savaşında Kuzey Kafkasyalılar;
1.Dünya Savaşında Kuzey Kafkasyalılar. "Genel Bir Tarihi Özet": Kafkasya’nın Rusya tarafından fethi ve Dağlılar üzerinde egemenliğinin sağlanması tarihi, başlangıçtan sonuna kadar, bağımsızlıkları, kültürleri, toprakları ve dinleri uğruna eşit olmayan koşullarda ve kahramanca bir mücadelede telef olan küçük halkların hazin bir şehitler belgeselidir.
Çeviren: Ayten Berzeg (Fransızca’dan)
Yayınevi: KAF-DAV
Basım Yılı: 200
Basım Yılı: 200
Abaza Halkının Masalları;
Abaza halkının sözlü şiir geleneği, masalları, sözlü edebiyatı ve folklorik ürünleri, diğer komşu Kafkas halklarında olduğu gibi, çok değişik türlerden (janrlardan) oluşmaktadır. “Nartlar” adlı epos, atasözleri, bilmeceler, söylenceler ve masallar bu zenginliği oluşturmaktadır.
Folklorun derinliklerine ulaşmak genelde çok zordur. Halkın ürettiği folkloru incelerken bir türün, bir halkın folklorunda daha çok yer alırken, diğer bir türün ise aynı kültürde daha az bulunduğu; folklorların tür açısından eşit ağır-lıkta olmadıkları, farklı janrları içerdikleri görülür. Örneğin, Abaza folklorunda şarkılar azdır. Hatta yok denecek kadar azdır. “Çift Sürme Şarkısı (Rareyta)”, “Khına Kızı Minat” gibi birkaç şarkı kalmıştır. Bugünkü folklorumuz günümüze ulaşana dek birçok öğelerini yitirmiş ve içinden çok şey eksilmiştir. Halkımız birçok kültürel biçimi unutmuştur. İşte bu nedenledir ki halk edebiyatımızda bazı türler azalmıştır. Bu azalmanın kuşkusuz başka nedenleri de vardır.
Folklorun içinde nazım biçimi ile yer alan türler daha belirgin ve canlı-dır. Bu türlerin kurallarının belirgin oluşu (şiir türü yapıtlar) bu yapıtların unutulmasını engellemiştir. Bu türler sözlü söyleyiş biçimi içerisinde pe-kişmiştir. İşte bu şekilde zenginleşen Abaza folklorunun içerisinde de kimi uyuşmazlıklara, karmaşaya rastlamak olasıdır. Yukarıda da açıkladığımız gibi dilimizde şarkılar yaşamadı. Oysa bu şarkılar nazım kuralları ile oluşmuştu. Ayrı ayrı makamları da vardı. Günümüze ulaşan Abaza “Çift Sürme Şarkısı (Rareyta)”, “Khına yıpha Minat (Kına kızı Minat)”, yağmur duası olan “Dziwara” ve birkaç şarkının yaşama şansı, kendilerine özgü şiir kurallarından, müzikalitelerinden ve makamlarından kaynaklanmaktadır.
Abaza folklorunun içerisinde yaşama yönelik her türlü şarkı vardır. Her üretimin karşılığı olan emek şarkıları vardır. Keza, mitolojide tanrılar panteonunda da aynı özelliği bulmak olasıdır.
Abaza şarkılarının unutuluşunun nedenleri şudur ya da budur, biçiminde yaklaşımlar olabilir. ...
Yazar: Vladimir Meremkul
Çev: Özdemir Özbay
Adıge Gelenekleri Çerçevesinde Cenaze Hizmetleri;

Ama acaba ne yapsa daha doğrudur? Ne yapsa daha yararlıdır?
Bunu bilmemek, insanı çaresiz bırakır. Sonuç olarak insan, toplumun alışkanlıklarına teslim olur. Ne kadar yararlı olup olmayacağını hesaba katmadan, yapılması adet olmuş şeyleri yapmak durumunda kalır. Yaptıkları, ölene bir fayda sağlamasa bile, kendisini elalemin dilinden kurtarır. Bu da ona belki göreli bir rahatlık sağlar. Oysa aslolan, ölene yararı olacak bir şeyler yapabilmek, hiç yararı olmayacak şeyleri de boşu boşuna yapmamaktır. Bu da, ölüm sırasında ve sonrasında yapılması gerekenleri bilmekten geçer.
Ne var ki, bireyin dünya yaşamının sonu demek olan bu çok önemli ve dönüşsüz olay karşısında pek çoğumuzun fazla bir şey bilmediği de bir gerçektir. Oysa inançlarımız ve geleneklerimiz çerçevesinde neleri niçin yapmamız/yapmamamız gerektiğini bilirsek bundan büyük rahatlık duyacağımız da açıktır.
İşte bu kitapçık böyle bir gereksinmeye cevap olması umuduyla hazırlanmıştır. İlahiyat eğitimi ve öğrenimi gören yazar, 1996 yılında kamu avukatlığından emekli olup anayurt Çerkesya’ya dönüş yaparak, Çerkesya’nın batı kesiminde yer alan Adıgey Cumhuriyeti’nde üç yıl kadar yaşamış ve bu süreç içerisinde çeşitli toplumsal etkinliklerde yer almıştır. Doğal olarak cenaze hizmetleri de bunlardan biri olmuştur. Burada İslam ve geleneklerimiz adına yapılan bazı uygulamalara tanık olan yazar, bu uygulamaları Adıgey’deki Müslüman Adıge toplumu adına, özellikle ekonomik açıdan yıkıcı ve can yakıcı bulmuş ve bu gözlemleri onu zaman zaman bir şeyler söylemeye ve bir kitapçık olarak yayınlamaya kadar götürmüştür. Maykop’ta Adıgece olarak hazırladığı bir metin, önce ‘ ‘‘Adıge Makh’’ (Adıge Sesi) gazetesinde, sonrada 2000 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından bir kitapçık olarak basıldı ve Adıgey Cumhuriyeti’nde dağıtılmıştır.
Kitapçıkta sunulan bilgiler, İslami açıdan genellikle ayetlere ve doğru hadislere; Adıge gelenekleri açısından da daha çok gözlemlere ve bir ölçüde de bazı yazılı kaynaklara dayanan bilgilerdir.
Yazan: Fahri Huvaj
Yayınevi: Adige Yayınları
Basım Yılı: 2003
Yayınevi: Adige Yayınları
Basım Yılı: 2003
Çerkes Enişte;
Bu Roman; Yaşanan Göçlerin Acılarını, Terk Edilen Toprakların Yangınını, Vatan Hasretini Yüreğinde Taşıyanların Cennet Bildikleri Yeni Yurtlarına Varmak Yolundaki Çabalarının Nasıl Bir Ağır Bedele Dönüştüğünün Masalımsı Dille Anlatımıdır.
Yazar: Mehmet Bican
Sayfa Sayısı : 360
Basım Yeri : İstanbul
Basım Tarihi : 2014-3
Dili : Türkçe
Sayfa Sayısı : 360
Basım Yeri : İstanbul
Basım Tarihi : 2014-3
Dili : Türkçe
Benim Adım 1864-Çerkes Hikayeleri
Çerkes Dayı
Zişan-İki Çerkes Gencinin Öyküsü
Çerkeslerin İslamlaşması
Yorumlar
Yorum Gönder